Yürü Yiğit Yürü Yol İlen Yürü
Yürü yiğit yürü yol ilen yürü
Ağustosta erir dağların karı
Gayet güzel olsa yiğidin yârı
O yiğit yanına nazınan gelir
Yürü yiğit yürü yolundan kalma
Her yüze güleni dost olur sanma
Ölümden korkup da sen geri durma
Yiğidin alnına yazılan gelir
Sana derim sana ey kınalı taş
Çözümden akıttım kanlar ile yaş
Göllerde oynayan iki yeşil baş
Göllerin safası kazınan gelir
Misis köprüsünde kollarım bağlı
Ayrılık elinden ciğerim dağlı
Göksun'a varınca Bayazıtoğlu
Sana gelen beyler sözinen gelir
Dadaloğlu'm der kollarım bazılı
Atım gök kır attır yanım tazılı
Gelir koyunları yanı kuzulu
Karışmış sağmalı yozunan gelir
Dadaloğlu
KALKTI GÖÇ EYLEDİ AVŞAR ELLERİ
Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eder ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir
Belimizde kılıcımız Kirmani
Taşı deler mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın, dağlar bizimdir
Dadaloğlu'm birgün kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice koçyiğitler yere serilir
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir
Aladağ
Dumanlıdır Aladağ'ın alanı
Ortasında sarı çiçek savranı
Yiğitler durağı aslan yatağı
Dilberlerin hep de böyle ala mı
Pınarında bir yenice sağlık var
Çimeninde ıstar görmüş yağlık var
Kızlarında başkaca ağlık var
Irmağı da şu dağların ala mı
Koç yiğitler cirit oynar dölekte
Geyikleri yaylım eder yaylakta
Bir koku var toprağında ırmakta
Gözüm yaşı davarında kalamı
Dadal'm der, bin bir dağı gezerim
Aladağ'da bir yapılı gözerim
Hak vergisi şıvgaların ezerim
Bağışla-gör mor sünbüllü ala'mı
Dadaloğlu
Aslımı Sorarsan
Aslımı sorarsan Avşar soyundan
Ayrı düştüm aşiretten beyimden
Pınarbaşı'ndan da beş yüz evinen
Çıkıp da cana kıyanlardanım
Çekerim çileyi böyl'olsun bugün
Alırım mı sandın şol Kozan Dağın
Biz bir kurt idik de Bozoklu köyün
Ürkütüp sürüsün yiyenlerdenim
Dadaloğlum der de böyle olmazdım
Gördüğüm günlerin birini görmezdim
Kavga kızışınca geri durmazdım
Meydanda kardaşa kıyanlardanım
Dadaloğlu
Aşağıdan Yusuf Paşam Geliyor
Aşağıdan Yusuf Paşa'm geliyor
Düşmanına karşı koyan merdolur
Şahin kocasa da vermez avını
Aslı kurt yavrusu yine kurdolur
Arap atlar yağma oldu arada
Fitiller işliyor azgın yarada
Bana derler ne gezersin burada
Ölenece yüreğimde derdolur
Küheylânım yedim yedim yederler
Olanca malımı talan ederler
Heves güves yaptırdığım odalar
Korkarım ki düşman konar yurdolur
Dadaloğlu der ki göründü dağlar
Aşiret kavgasın görenler ağlar
Ben öldüğüme kayırmam beğler
Zalim düşman üstümüze merdolur
Dadaloğlu
Bilmezliğe Sevdim Seni
Bilmezliğe sevdim seni yeter naz eyledin yeter
Dillere düşürdün beni
Yeter naz eyledin yeter
Gönül sana düştü kaldı
Gül benzim sarardı soldu
Cefa ise oran oldu
Yeter naz eyledin yeter
Rahmeyle bendene, gülsün
Derdine bir çare bulsun
Dilber başın için olsun
Yeter naz eyledin yeter
Hatırım sora gelmezsin
Derdime çare bulmazsın
Merhamet nedir bilmezsin
Yeter naz eyledin yeter
Olsun mu Kuloğlu kulun
Nedir bana olan zulum
İnsafın yok mudur zalım
Yeter naz eyledin yeter
Dadaloğlu
Binboğa
Bereket var toprağında taşında
Kırık kırık eser yelin Binboğa.
Seyfilerin döner yanı başında
Fariz avcı ister yerin Binboğa.
Binboğa'yı dersen ünlüdür ünlü
Güz ak saya giyer yaz emir donlu
Sağ yanın Saraycık, solun Reyhanlı
Elin avşar değil Cerit, Binboğa.
Dadaloğlu’m, der ki sen seni tanı
Adam arap ata vermezdi yanı
Sana derim sana dağlar sultanı
Sana eş olur mu Berit Binboğa
Dadaloğlu
Bir Yiğit De Anasından Doğunca
Bir yiğit de anasından doğunca
Kur'ağaçta bir dal bitmiş gib'olur
Yaşı varıp on beşine değince
Yükünü kumaştan tutmuş gib'olur
Aşıklar sazını eline alsa
Güzeller perdesin yüzüne vursa
Bir yiğit sevdiğin sesini duysa
Gölde gövel ördek ötmüş gib'olur
Eğlene bire de gönlüm eğlene
Ay gele de orta yeri dolana
Yiğidin sevdiği yanınd'olana
Günde düğün bayram etmiş gib'olur
Dadaloğlu'm der ki sözüm kayıran
Çekip yırtıp bir yakadan ayıran
Diyom muhanetten karın doyuran
Eliyle ağu yutmuş gib'olur
Dadaloğlu
Bizim Yayla
Bizim yaylamız otlu olur
Sütü kaymağı tatlı olur
Kız gelinden kıymatlı olur
Kızlar gelin yaylamıza
Bizim yaylamız meşeli
Dibinde güller döşeli
Eli top top menevşeli
Kızlar varır yaylamıza
Bizim yaylamız kayalı
Pınarları süt mayalı
Tepesinde kar dayalı
Kızlar gelir yaylamıza
Dadaloğlu
Burcu Burcu Koktu Mola
Yürü bire Pınarbaşı'm
Acap karın kalktı mola
Gözü büyük ablak sunam
Çığırından saptı mola
Hüda sılaya niyetim
Gurbete verdim kısmetim
Möhür gözlümün hasretim
Yüreğini yaktı mola
Tez gelir Kaynar'ın yazı
Ters akar Mucur'un özü
Zamantı'nın tutar yüzü
Garbi değip söktü mola
Bülbülüm altın kafeste
Yâr sılada kulak seste
Usul boylum Gördeles'te
Yollarıma baktı mola
Bıktım usandım canımdan
Ayrı düştüm vatanımdan
Bizimkiler kavgasından
Sağ selamet çıktı mola
Eciyes gibi kuşanan
Yarsıfat gibi boşanan
Sümbülleri nazlı Anşa'm
Zülüfüne taktı mola
Dadal'ım sıladan haber
Gözümde dağların tüter
Koç Dağı'nda kekik biter
Burcu burcu kokar mola
Dadaloğlu
Can Evimden Vurdu Felek N'eyleyim
Can evimden vurdu felek n'eyleyim
Ben ağlarım çelik teller iniler
Ben almadım toprak aldı koynuna
Yarim diyen bülbül diller iniler
Doya doya mah cemalin görmedim
Saçlarını çözüp çözüp örmedim
Bir gececik sefasını sürmedim
Sarmadığım ince beller iniler
Kara olur okçuların yoncası
Görülmemiş bu dünyada buncası
Açılmadan kopup düştü goncası
Bahar ağlar açan güller iniler
Gider oldum Avşar ili yoluna
Bakmam gayrı bu diyarın gülüne
Karaları taksın çapar koluna
Yağız atlı nice kullar iniler
Göremedim baharını yazını
Çalamadım curasını sazını
Özge yarin nice çekem nazını
Gözlerimden akan seller iniler
Varayım da mezarına varayım
Başucunda el kavuşup durayım
Bıktın mıydı benden deyip sorayım
Mezarına giden yollar iniler
Yürü bire Dadaloğlu'm yürü git
Dertli dertli Çukurova yolun tut
Bunda suçum varsa Hakk'a tövbe et
De ki gayrı bizim iller iniler
Dadaloğlu
Çıkarım Bozok Dağına
Çıkarım Bozok dağına
Avşar ili görünür mü
Allah bir de işi iki
Gitti amma gelinir mi
Yücelerde olur geyik
Yol bekliyor gözü böyük
Benim yârim allar giyik
Nazlı nazlı salınır mı
Sehil kuşu Rum'a uçtu
Eğlenmenin vakti geçti
Yaylalar aklım aklıma düştü
Coştu gönül durulur mu
Dadal'ım der ki zatımız
Artar ün ve firkatımız
Yaylaya dönse atımız
Hasret olan yorulur mu
Dadaloğlu
Çiçekdağı
Alaydım da cura saz'ım dizime
Çekseydim sürmeler ala gözüne
Cihan güzel olsa girmez gözüme
Sende bir gümanım var Çiçek Dağı.
Bu karşıki dağda yanar bir ışık
Aldırmış sevdiğim ağlar bir aşık
Bir ceren bakışlı zülfü dolaşık
Sende gümanım kaldı Çiçek Dağı.
Dadaloğlu görülmüyor borandan
Yıkılsın şu dağlar kalksın aradan
Elbeyli'den geldim koru Yaradan
Sende bir gümanım var Çiçek Dağı.
Dadaloğlu
Dadaloğlu'nun At Türküsü
Yalancı dünyaya geldim geleli
Bir atı severim bir de güzeli
Değip onbeş'e de kendim bileli
Bir atı severim bir de güzeli
At koşu tutmasın çıktığı zaman
Yeleyi kaval gibi yıktığı zaman
Ak dört kış ondörd'e yettiği zaman
Severim kıratı bir de güzeli
Atın höyük sağrı kalkan döşlüsü
Kalem kulaklısı çekiş başlısı
Gözelin dal boylu samur saçlısı
Bir atı severim bir de güzeli
Dadaloğlu
Dinleyin Ağalar
Dinleyin ağalar bir söz edeyim
Bir güzel beni dilinen kandırdı
Söz verdi de geri döndü sözünden
Kötüleri üstümüze güldürdü
Devşir hey sevdiğim, simlerin kuşan
Deli olur senin sevdana düşen
Dostum nerde deyi sorup sormaşan
Muhabbeti ara yerden kaldırdı
Senin için geyeceğim alları
Irak idi, yakın ettim yolları
Heves-güves yetirdiğim gülleri
Korkuyorum bir soysuza yoldurdu
Dadaloğlu'm derki, bakın halime
Değirmen dönüyor gözüm seline
İnanman güzelin tatlı diline
Çokça beni serseriye yeldirdi
Dadaloğlu
Dostun Bahçesinden Yâd El Geçmesin
Dostun bahçesinden yâd el geçmesin
Kurutur ha nazlı dilber kurutur
Senin sevdan yüreğimde yağ komaz
Eritir ha nazlı dilber eritir
Yüksek olur Arap atın kaltağı
Eşsiz kalmaz koçyiğidin yatağı
Korkarım kötüye değer eteği
Geri dür ha nazlı dilber geri dür
Arap at üstünde olsa postumuz
İkrarından döndü m'ola dostumuz
Bir gün kara toprak örter üstümüz
Çürütür ha nazlı dilber çürütür
Dadaloğlu'm der ki ben ne yapayım
Hangi din hak ise ona tapayım
Eğil de bir al yanaktan öpeyim
Beri dür ha nazlı dilber beri dür
Dadaloğlu
Dumanlıdır Aladağ'ın Alanı
Dumanlıdır Aladağ'ın alanı
Ortasında sarı çiçek savranı
Yiğit durağı da arslan yatağı
Dilberlerin hep de böyle ola mı
Pınarında bir yenice sağlık var
Çimeninde ıstar görmüş yağlık var
Kızlarında bîr başkaca ağlık var
Irmağı da şu dağların ala mı
Koçyiğitler cirit oynar dölekte
Geyikleri yaylım eder yaylakta
Bir koku var toprağında, ırmakta
Gözüm yaşı davarında kala mı
Dadal'ım der bin bir dağı gezerim
Aladağ'da bir yapılı gözerim
Hak vergisi şıvgaların ezerim
Bağışla gör mor sümbüllü Ala'mı
Dadaloğlu
Gel Ha Güzel Gel Ha Methin Söyleyim
Gel ha güzel gel ha methin söyleyim
Ağzın şeker dudakların bal gibi
Yaşta küçük amma boyda münasip
Sallanıyor bir fidanca dal gibi
Kalem aldım kaşlarını çatmaya
Hicabettim adın sual etmeye
Baban seni az bahaya satmaya
Bakıp durur bin liralık mal gibi
Gezdireyim yeşil ilen alınan
Besleyeyim şeker ilen balınan
Baban seni bana verse malınan
Koklarıdım yeni açmış gül gibi
Hezele de Dadaloğlu'm hezele
Melhem eyle gel yaramı tazele
Ak saray gerektir böyle güzele
Çalışırdım on halayık kul gibi
Dadaloğlu
Gönülden Gonüle Yol Gider Derler
Gönülden gönüle yol gider derler
Onu sürmeğe bir hoşca can gerek
Doğru söyle yiğit işin doğrusun
Hiylebaz olamaz yiğit bön gerek
Buna kılıç derler aralar açar
Püskürür meydana al kanlar saçar
Bazı kötüler de öğünür geçer
Yiğit batman döğer gözde hor gerek
Yüksek kayalarda şahinler olmaz
Kısırdır katırlar kulun kunnamaz
Bazı hocalar da çalgı dinlemez
'Nedir kuru ağaç bize din gerek'
Dadaloğlu der ki belim bükülür
Gözümün gevheri yere dökülür
Yalnız taştan duvar olmaz yıkılır
Koç yiğide emmi dayı il gerek
Dadaloğlu
Görünür (Koşma)
Çıktım yücesine seyran eyledim
Cebel önü çayır çimen görünür
Bir firkat geldi de coştum ağladım
Al yeşil bahçeli Kaman görünür.
Şaştım hey Allah'ım ben de şaştım
Devrettim Akdağ'ı Bozok'a düştüm
Yozgat'ın üstünde bir ateş seçtim
Yanar oylum oylum duman görünür.
Biter Kırşehir'in gülleri biter
Çığrışır dalında bülbüller öter
Ufacık güzeller hep yeni yeter
Güzelin kaşından keman görünür.
Gönül arzuladı Niğde'yi Bor'u
Gün günden artmakta yiğidin zarı
Çifte bedestanlı koca Kayseri
Erciyes karşısında yaman görünür.
Dadaloğlu’m da der zâtından zâtı
Çekin eyerleyin gökçe kır atı
Göçmek değil bizim ilin muradı
Ak yare gitmemiz güman görünür
Dadaloğlu
Her Sabah, Her Sabah Seyran Gezerken
Her sabah, her sabah seyran gezerken
Irast geldim selvi boylu fidana
Top top olmuş kirpiklerin bölünmüş
Hoş benzettim samur kaşlar kemana
Al yanağın elmas m'ola kar m'ola
Çapraz vurmuş düğmeleri dar m'ola
Acap mislin şu cihanda var m'ola
İnsem gitsem Hindistan'a Yemen'e
Eliftir kirpiği Ira'dır kaşı
Bu güzellik sana Mevla bağışı
Arasam cihanda bulunmaz eşi
Hiç mislin gelmemiş devr-i zamana
Dadaloğlum der de, hubların hası
Ferhat'ın Şirin'i Mecnun Leyla'sı
Aklım eğlencesi gönlüm yaylası
Bir yel esti başımdaki dumana
Dadaloğlu
Ilgınca Sılgınca Görünen Dağlar
Ilgınca sılgınca görünen dağlar
Yoksa Türkmen ili başın boran mı
Deli gönül kaynayıp da coşunca
Hey ağalar coştucağım güman mı
Aşağıdan akça koyun geliyor
Bezirganlar koç yiğide gülüyor
Kitabın dediği günler oluyor
Yoksa gün döndü de ahır zaman mı
Aşağıdan akça kuğum ötünce
Katar başım mayalarım sökünce
Şah'tan ferman Türkmen ili göçünce
Daha da hey Osmanlıya aman mı
Dadaloğlu der ki gördüm düşümde
Yiğ'de at verirler on beş yaşında
Alışkın piştovla dağlar başında
Azrail'den başkasına aman mı
Dadaloğlu
Ilgıt Ilgıt Seher Yeli Esiyor
Ilgıt ılgıt seher yeli esiyor,
Gavur dağlarının başı dumanlı.
Gönül binmiş aşk atına aşıyor,
Bre beyler, cünunluğun zaman mı?
Aşağıdan iskan evi geliyor,
Bezirganla koç yiğide gülüyor.
Kitabın dediği günler oluyor,
Yoksa devir döndü ahir zaman mı?
Dadaloğlu'm sevdası var başımda,
Gündüz hayalinde gece düşümde.
Alışkan tüfekler dağlar başında,
Azrail'den başkasına aman mı?
Dadaloğlu
Kral Kızı İle Dadaloğlu
Kral kızı:
Sefa geldin civan yiğit
Söyleşelim heman yiğit
Yenemezsen beni eğer
Vermem sana aman yiğit
Dadaloğlu:
Sen ne dersin ey güzel peri
Kolay vermem seri
Ya alırım seni burdan
Yahut dönüp gitmem geri
Kral kızı:
Kral kızı derler bana
Bir gelmişim bu cihana
Kıydığımı duymadın mı
Tamam otuz dokuz cana
Dadaloğlu:
Babam Musa adım veli
Memleketim Avşareli
Aklımdan yok hiçbir zorum
Kırkıncıyı sanma deli
Kral kızı:
Beni dedin geldin ise
Hak nuruna kandın ise
Eğer aşık oldun ise
Bil de cevap ver bana
Gönül suyu akar mı
Yerli taş yerinden kalkar mı?
Dadaloğlu:
Kız o sual öyle söylenmez
İnip aşkın deryası boylanmaz
Poyrazın döneğinde duman eylenmez
Eloğlu vazgeçerse serinden
Yerli taşı kaldırır yerinden
Kral kızı:
O nedir ki gökyüzünde hellenir
O nedir ki yeryüzünde göllenir
O nedir ki yel vurmadan sallanır
Usta isen ver cevabın dadaloğlu?
Dadaloğlu:
O buluttur gökyüzünde hellenir
O yağmurdur yeryüzünde göllenir
O dünyadır yel değmeden sallanır
Zelzeleyi öğren de gel kralın kızı
Kral kızı:
O nedir ki yok ediyor denizi
O nedir ki gösteriyor benizi
O nedir ki uyuz eder domuzu
Şimdi seni bunalttım mı dadaloğlu
Dadaloğlu:
O kayıktır yol ediyor denizi
O aynadır gösteriyor benizi
O küncüdür uyuz eder domuzu
Sen de kaşın uyuz olup kralın kızı
Kral kızı:
O nedir ki yere düşüp çürümez
O nedir ki ölür gider farımaz
O nedir ki yolda kendi yürümez
Var mı verecek cevabın dadaloğlu
Dadaloğlu
O cevherdir yere düşüp çürümez
O gönüldür ölür gider farımaz
O gölgedir yolda kendi yürümez
Sen de benden farıma kralın kızı
Kral kızı:
Bugün aman verdim iyi bilesin
Yarın yine huzuruma gelesin
Ya belani ya mevlanı bulasın
Zorlu aşıkmışsın ey dadaloğlu
Dadaloğlu:
Selam olsun benden yavuz kırklara
Kırkının da çıktı yüzleri kara
Bana satır kılıç eylemez para
Meydan benim olur elbet yarın da
Kral kızı
Bir kral kızıyım gökte uçarım
Mert hasım üstüne kanat açarım
Dost da olsa vermem namerde aman
Başına semadan ateş saçarım
Dadaloğlu:
Bir Dadaloğluyum gökte uçamam
Kimsenin üstüne kanat açamam
Varsa bir kusurum o da şu benim
Namert kapısından çıkıp kaçamam
Kral Kızı:
O nedir ki yere düşüp paslanmaz
O nedir ki suya düşüp ıslanmaz
O nedir ki etin kessen seslenmez
Üçünden birini de bilsen kabulüm
Dadaloğlu:
O güneştir suya düşüp ıslanmaz
O altındır yere düşüp paslanmaz
O ölüdür etin kessen seslenmez
Var mı başka sözün kralın kızı
Kral kızı:
O nedir ki bir çıkanda pir çıkar
Hak yapısı koca binayı yıkar
Ardından niceler ağlayıp bakar
Bil de yırt kefeni ey dadaloğlu
Dadaloğlu:
Hak yapısı koca bina bedendir
Onu yıkan ondan çıkıp gidendir
Can çıkanda herkes ağlar nedendir
Sen de bunu anlat kralın kızı
Yerinme de kral kızı yerinme
Hakkın bir de yarını var yarını
Tatlı dilden alınma hem yerinme
Kem kelamdır delen senin bağrını
Hakka şükür bulabildin dengini
Yine de et dengin ile cengini
Mert rakibin at başına sengini
Gül döşeme çakıl dök de yap yollarını
Kral kızı:
Karadır da kaşlarımın arası
İnci mercan dişlerimin arası
Sarı öküzün tırnağının arası
Kaç bin yıllık yoldur bil dadaloğlu
Dadaloğlu:
Karadır da kaşlarının arası
İnci mercan dişlerinin arası
Sarı öküzün tırnağının arası
Yüzbin yıllık yoldur kralın kızı
Kral kızı:
Denizin yarısı mildir de mildir
Akar gider suyu güldür de güldür
Gökyüzünde olan yıldızlar kaçtır
Say da ver cevabın ey dadaloğlu
Dadaloğlu:
Denizin yarısı kildir de kildir
Akar gider suyu güldür de güldür
Sen göğe yedi kat merdiven kurdur
Ben çıkıp sayayım kralın kızı
Kral kızı:
Gökten kara kuş da kimlere indi
Ali'nin kandili nerede yandı
Dünyanın binası ne gün kuruldu
Söyle ki bileyim ey dadaloğlu
Dadaloğlu:
Gökten kara kuş da Yusuf'a indi
Ali'nin kandili havada yandı
Dünyanın binası bugün kuruldu
Bugün de pazardır kralın kızı
Kral kızı:
Şol ağacın kökü aşağı döndü
Onun kokusuna her kimler kandı
Kabe'nin eşiğini kim yapıp yondu
Ol kurbanlık kimdi ey dadaloğlu
Dadaloğlu:
Şol ağacın kökü aşağı döndü
Onun kokusuna mumcular kandı
Kabe'nin eşiğine İbrahim yondu
İsmail'di kurban kralın kızı
Kral kızı:
O nedir ki minareyi sallıyor
O nedir ki Zülfikar'ı telliyor
O nedir ki hocasız dil belliyor
Bil de mevlanı bul ey dadaloğlu
Dadaloğlu:
O zelzele minareyi sallıyor
O Ali'dir Zülfikar'ı telliyor
O bebektir hocasız dil belliyor
Var mı sözün soyle kralın kızı
Kral kızı:
Gerde dadaloğlu gerde
Sen uğrattın beni derde
Yüzceğizin görsem gayrı
Kalksın da şu kara perde
Dadaloğlu:
Yücesine çıktım baktım engine
Ovasının köpüklenmiş selleri
Yiğit olan düşmez ise dengine
Kendisine güldürür hep elleri
Yücesinden bakıp gördüm uzağı
Kahpe düşman kurar m'ola tuzağı
Seçemedim kırgız ile kaçağı
Daha kimler tuttu acep yolları
Çok geçmeden nice atlı sokulur
Cümlesi de yolumuza dökülür
Yenilirsem boyuncuğum bükülür
Eller derer has bahçenin gülleri
Beri gel de kral kızı beri gel
Kollarımı kemer yapsın ince bel
Saçların omuza dökülsün tel tel
Koklayıp öpeyim beyaz elleri
Dadaloğlu der ki halim yamandır
Dağ başları yine tozdur dumandır
Hak bilir ya bugün hodri meydandır
Tutmak gerek geçtikleri belleri
Şu yalan dünyaya geldim geleli
Severim kır atı bir de güzeli
Değip on beşime kendim bileli
Severim kır atı bir de güzeli
Atın beli kısa boynu uzunu
Kuru suratlısı elma gözünü
Kızın lik iplik süt beyazını
Severim kır atı bir de güzeli
Atın büyük sağrı kalkan döşlüsü
Kalem kulaklısı çekik kaşlısı
Güzelin de dal boylu samur saçlısı
Severim kır atı bir de güzeli
At koşu tutmasın çıktığı zaman
Yalı kaval gibi yıktığı zaman
At dört kız on beşe yettiği zaman
Severim kır atı bir de güzeli
Dadaloğlu hile yoktur işimde
Yiğit olan yiğit görür düşünde
At dördünde güzel on beş yaşında
Severim kır atı bir de güzeli
Kral kızı:
Yüce Haktan bir dileğim var benim
Yaşadıkça yarden cüda etmesin
Yar yanında geçer olsun her günüm
Kem rakibin bağında gül bitmesin
Aradım da en son buldum dengimi
Yar hasmıylan çıkıp ettim cengimi
Sen söyle ben dolduram çöngümü
Muhabbetlik aramızdan gitmesin
Kara meşe üzerinde mazı var
Aramızda nice nice tazı var
Şah Suna’nın verilmiş bir sözü var
Olur mu hiç ikrarın gütmesin
Beri gel de aslan yarim beri gel
Niceleyin sarılırız görsün el
Zülüflerim dökem yüzüne tel tel
Binbir buse az gelsin de yetmesin
Dadaloğlu:
Dostun bahçesinden yad el geçmesin
Kurutur ha nazlı dilber kurutur
Senin sevdan yüreğimde yağ komaz
Eritir ha nazlı dilber eritir
Yüksek olur Arap atın kaltağı
Korkarım bir kötü tutar eteği
Eşsiz kalmaz hiç yiğitin yatağı
Geri dur da nazlı dilber geri dur
Arap at üstünde olsa postumuz
İkrarından dönmez yine dostumuz
Bir gün kara toprak örter üstümüz
Çürütür ha nazlı dilber çürütür
Dadaloğlum der ki ben ne yapayım
Hangi din hak ise ona tapayım
Eğil de bir al yanaktan öpeyim
Beri dur da nazlı dilber beri dur
Dadaloğlu:
Ölürüz de kömür gözlüm ölürüz
Dost ağlasın zalim felek utansın
Kıyamette kavuşmak var biliriz
Dost ağlasın kahpe felek utansın
Bir çıkmaza girdi bugün yolumuz
Geçit vermez sağımızla solumuz
Kalır gayri bizim burda ölümüz
Mert ağlasın namert olan utansın
Avşareli yaylasına göçmedik
Aşın yeyip sularını içmedik
Tenhalarda kendimizden geçmedik
Can ağlasın hain felek utansın
Dadaloğluyum yine coştu çağladı
Ak üstüne karaları bağladı
Fırkat odu yüreciğim dağladı
Ben ölende Çapanoğlu utansın
Kral kızı:
N'olaydı da civan yarım n'olaydı
Sen gelmeden bana ecel geleydi
Bir çıkımlık cancağızım alaydı
Böyle rüsva olmayaydım cihanda
Neyledim de Hakka büyük söyledim
Ne akılla kırkıncıyı diledim
Cahil idim nettiğimi bilmedim
Zalim diye çıktı adım her yanda
Babam gelir arkasında yüz atlı
Cümlesi de sanki kuştur kanatlı
Sen ölürsen derdim olur bin katlı
Yar yetimi kalırım ben meydanda
Deli Osman gayri kına yakınsın
Böbür böbür dört bir yana bakınsın
Emme benden gece gündüz sakınsın
Öldürürüm ilk fırsatı bulanda
Kral kızı söyler sana andını
Şimdiden yok bilsin derim kendini
Bağlasalar parçalarım bendimi
Yatacağım bilsem bile zindanda
Dadaloğlu:
Can evimden vurdu felek neyleyim
Ben ağlarım çelik teller iniler
Ben almadım toprak aldı koynuna
Yarim diye bülbül diller iniler
Doya doya mah cemalin görmedim
Saçlarını çözüp çözüp örmedim
Bir gececik sefasını sürmedim
Saramadığım ince beller iniler
Kara olur Okçular'ın yoncası
Görülmemiş kainatta buncası
Açılmadan kopup düştü goncası
Bahar ağlar açan güller iniler
Gider oldum Avşareli yoluna
Bakamam gayri bu diyarın gülüne
Karaları taksın Çapan koluna
Yağız atlı ince kullar iniler
Göremedim baharını yazını
Çalamadım santurunu sazını
Özge yarin nice çekem nazını
Gözlerimden akan seller iniler
Varayım da mezarına varayım
Başucunda el kavuşup durayım
Bıktın mıydın benden deyip sorayım
Mezarına giden yollar iniler
Yürü bire Dadaloğlu yürü git
Dertli dertli Çukurova yolun tut
Bunda suçun varsa Hakk'a tövbe et
De ki gayri bizim iller iniler
Dadaloğlu
Oturmuş Ak Gelin Taşın Üstüne
Oturmuş ak gelin taşın üstüne,
Taramış zülfünü kaşın üstüne,
Bir selam geldi başım üstüne,
Alırım kız seni, komam illere.
Bir taş attım karlı dağlar ardına,
Yuvarlandı düştü yarin yurduna,
Ben yeni de düştüm sevda derdine,
Alırım ahdimi, komam illere.
Atımın kuyruğu cura saz gibi,
Divana vurmuş da ergen kız gibi,
Alarmış yanağı bahar yaz gibi,
Getirin kır atım, göçem illere.
Dadaloğlu der de, oldum kastana,
Gelip geçer selam verir dost bana,
Göçeyim mi bilmem Namrun üstüne,
Çekilem mi kahpe Bulgar illere?
Dadaloğlu
Sana Derim Hasan Kalesi
Sana derim Hasan Kalesi sana
Alt yanında döğüş oldu, yön oldu
Yiğit olan yiğit çıktı meydana
Koç yiğitler arap ata bin oldu.
Akşamki gördüğüm şu kara düşler
Hesaba gelmedi kesilen başlar
Eyerlen atımı küçük kardaşlar
Hünkâr tarafından bize gel oldu.
Akşamınan ikindinin arası
Aldı beni şu düşmanın yarası
Ecel geldi ölmemizin sırası
Ağladı el-oba gözü kan oldu,
Dadaloğlu'm der ki belim büküldü
Gözümün cevheri yere döküldü
Üç yüz atlı ile cenge çıkıldı
Yüzü geldi iki yüzü dön oldu
Dadaloğlu
Senin Bana İncindiğin Nedendir
Sana derim elâ gözlü meleğim
Senin bana incindiğin nedendir
Kereminden makbul eyle dileğim
Senin bana incindiğin nedendir
Yolunda âh edip kanları döken
Olurmuş engelin gözüne diken
Bunca yıllar senin meddahın iken
Senin bana incindiğin nedendir
Gönül verdim ben de sen servi dala
Cevri çektirdin irgürdün bu hâle
Söyle, günah mıdır âşıka nâle
Senin bana incindiğin nedendir
Kuloğlu eydür, ki sözlerim haktır
Âşkın kitabında müşkülüm yoktur
Tenha söyleşelim sualim çoktur
Senin bana incindiğin nedendir
Dadaloğlu
Yedi İklim Dört Köşeyi Dolandım
Yedi iklim dört köşeyi dolandım
Meğer dünya her tarafta bir imiş
Ben dünyayı Al'Osman'ın sanırdım
Meğer dünya yüz sultanlık yer imiş
İrili ufaklı insan piç oldu
Onlar doğdu geçinmesi güç oldu
Altı Arap atı şahbaz niç'oldu
Mamur sandım yalan dünya çürümüş
Okuduğun tutmaz oldu alimler
Kalktı da adalet arttı zulümler
Terlemeden mal kazanan zalimler
Can verirken soluması zor imiş
Kulak verdim dört köşeyi dinledim
Meğer gıybetimi eden çoğ imiş
Çok yaşayıp mihnet ile ölmeden
Az yaşayıp dem sürmesi yeğ imiş
Dadaloğlu'm der ki sözüm vasiyet
Benim sözümü dinleyene nasihat
Besmelesiz kazanılan piç evlat
O da dünyada ziyankar imiş.
Dadaloğlu
Yine Tuttu Gavur Dağın Boranı
Yine tuttu Gavur Dağ'ın boranı
Hançer vurup açarladı yaramı
Sana derim Mıstık Paşa ereni
İçindeki bunca beyler niç'oldu?
Sabahaca kandilleri yanardı
Soytarılar fırıl fırıl dönerdi
Ha deyince beşyüz atlı binerdi
Sana inip konan beyler niç'oldu?
Ağlayı ağlayı Dadal'ım söyler
Vefasız dünyayı şu insan n'eyler?
Bir yiğidi bir kötüye kul eyler
Şimd'en sonra yaşaması güç oldu.
Dadaloğlu
Yücesine Çıktım Baktım Engine
Yücesine çıktım, baktım engine
Ovasının köpüklenmiş selleri
Yiğit olan düşmez ise dengine
Kendisine güldürür bütün elleri
Yücesinden bakıp gördüm uzağı
Kahpe düşman kurar'mola tuzağı
Seçemedim hırsız ile kaçağı
Daha kimler tuttu acep yolları
Beri gel de yayla kızı beri gel
Kollarımı kemer yapsın ince bel
Saçların omuza dökülsün tel tel
Koklayıp öpeyim beyaz elleri
Dadaloğlu der ki halim yamandır
Dağ başları yine tozdur dumandır
Hak bilir ya, bugün hodri meydandır
Tutmak gerek geçitleri beleri
Dadaloğlu
Yükseklerde Şahin Gibi Süzülür
Yükseklerde şahin gibi süzülür
Enginlerde turna gibi düzülür
Haçan dostu ansam gönlüm üzülür
Şimdi döndüm düzen tutmaz tele ben
Adama bakışta bir hoşça bakar
O dostun hasreti sinemi yakar
Ak göğüs arası misk gibi kokar
Bülbül gibi kona idim dala ben
Dadaloğlu der ki zatı zatınan
Bir güzel sevdim ben pek firkatinen
Önü sinebentli bir al atınan
Düşeyidim o dost ile yola ben
Dadaloğlu
Fırsatı Ganimet Bildi Kötüler
Fırsatı ganimet bildi kötüler
Böyle kalmaz padişahın çağları
Eninize boyunuza eğlenin
Sizin olsun binboğa'nın dağları
El kalmamış binboğa'ya çıkacak
İp kalmamış salıncağa takacak
Hemen avşar mıdır başa kakacak
Bir gün olur geri gelir sağları
Padişah tahtında devrim olursa
Hak-adalet er geç yerin bulursa
Eğer bir gün avşar geri gelirse
Kovgun eder sizin gibi beyleri
Dadaloğlu'm yetim ali oldu adın
Ne meskenin kalmış ne kalmış yadın
Yazıcıoğlu derler harammış sütün
Ben takmıştım taşıdığın tuğları
Dadaloğlu