edebi fikir










     Ana Sayfa
     Abdurrahim Karakoç
     Abdülvahap Kocaman
     Ahmet Haşim
     Ali Yaşar
     Arif Nihat Asya
     Âşık Veysel
     Bahaettin Karakoç
     Barış Manço
     Cemal Safi
     Dadaloğlu
     Dilaver Selvi
     Eğlenceli Şiirler
     Efkan Doğan
     Hacı Gürhan
     İbrahim Hakkı
     İbrahim Sadri
     İbrahim Tenekeci
     Köroğlu
     Mehmet Akif
     Mehmet Güneş
     Muhsin Yazıcıoğlu
     Mustafa Özçelik
     Necip Fazıl
     Nedim
     Niyazi Yıldırım
     Nurullah Genç
     Safet Kuramaz
     Serdar Tuncer
     Seyranî
     Sezai Karakoç
     Seyid Nesimi
     Ümit Yaşar
     Yahya Kemal
     Yakup Ziya Genç
     Yavuz B. Bakiler
     Yemen Türküsü
     Yunus Emre
     Zap Suyu
     Ziyaretçi Defteri
     Bizimleydi




karabudak - Yavuz B. Bakiler


ANTEPLİ ŞAHİN

Ben Antepliyim Şahin’im ağam
Mavzer omzuma yük.
Ben yumruklarımla dövüşeceğim.
Yumruklarım memleket kadar büyük.

 

Hey, hey!
Yine de hey hey!
Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım
Düşman kurşunlarına inat köprü başında
Memleket türküleri çağıracağım.

 

Bu dağlarda biz yaşarız, bu dağlar bizim dağımız.
Namusumuz temiz, bayrağımız hür
Analarımız, karımız, kızımız, kısrağımız
Burda erkekçe döğüşür.

 

Bir bayrak dalgalanır Antep kalesi üstünde
Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak
Bayraklar içinde en güzel bayrak
Düşüncem senden yanadır

 

Hep senden yanadır çektiğim kahır
Bu senin ülkende, senin gölgende
Düşmesin kara kalpaklar, kirlenmesin duvaklar
Korkum yok ölümden, kâfirden yana
Alacaksa alsın beni şafaklar.

 

Hey, hey!
Yine de hey hey!
Al bayraklar altında kara bir kartal gibi
Yaşamak ne güzel şey.

 

Bir sır var bu mavzerde, attığım gitmez boşa
Çıkmış eski bir savaştan
Türk’ün bir karış toprak parçası için
Destanlar yazacağız yeni baştan.
Yıktım toprağın üstüne bir sarı kurşunla birini
Çıktı karşıma biri
Çıktıkça çektim tetiği bismillâhlarla beraber
Vurdum alnından kâfiri.

 

Bu kaçıncı kurşundur, bu kaçıncı bismillâh
Bu kaçıncı ölüdür?
Bir türkü söylenir siperlerde her sabah
Vurun Antepliler namus günüdür.

 

YAVUZ BÜLENT BAKİLER




 * * * * *

 

 

ANADOLU GERÇEĞİ

 

Yalın ayaklarınla koştun mu tarla tarla

Duydun mu çıplak toprağın, çıplak insanın yasını

Ağlayan kadınlarla, ihtiyarlarla

Yaşadın mı bir yağmur duasını

Bozbulanık ırmaklarda çimdin mi?

Kulak verdin mi yürekten kavala, saza

Bir ipek seccade üstünde gibi, huzurla

Durdun mu toprakta namaza?

 

Bilir misin köylerde akşam olunca

Çekilir el ayak ortalıktan...

Bir hüzünlü ay doğar karanlığa sapsarı.

Başlar bir ağıt gibi sulardan, kapılardan

Kurbağa feryatları, köpek ulumaları...

 

Geceleri süt kokan, gübre kokan evleri

Topraktır hep damları, duvarı kerpiç...

Seferberlik yıllarını dinlerken ürpererek

Tandır başlarında uyudun mu hiç?

 

Kış günleri trenlerle geçtin mi uzak köylerden

Gördün mü dehşetini, tipinin karın...

Çektin mi hiç acısını istasyonlarda

Tandır ekmeği satan, yumurta satan

Yarı çıplak çocukların...

 

Kılığın kıyafetin sarmadı beni

Söylediğin türküler bizim türkümüz değil

Başka çeşmelerden doldurmuşsun tasını

Yüreğinde nakış yok, acı yok bizden

Bulutlar rahmetini kesmeden yavaş yavaş

İnsanlar selâmını esirgemeden

Savuş git içimizden...

 

Yavuz Bülent Bakiler



* * * * *



 

*www.efgan.net *Okul Gelişimi *Eğitim Projeleri *Sufiler *OGYE *Etik Kulübü *Hak Er Taburu *Okullarımızda Uygulanan Örnek Faaliyetler ...

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol