edebi fikir










     Ana Sayfa
     Abdurrahim Karakoç
     Abdülvahap Kocaman
     Ahmet Haşim
     Ali Yaşar
     Arif Nihat Asya
     Âşık Veysel
     Bahaettin Karakoç
     Barış Manço
     Cemal Safi
     Dadaloğlu
     Dilaver Selvi
     Eğlenceli Şiirler
     Efkan Doğan
     Hacı Gürhan
     İbrahim Hakkı
     İbrahim Sadri
     İbrahim Tenekeci
     Köroğlu
     Mehmet Akif
     Mehmet Güneş
     Muhsin Yazıcıoğlu
     Mustafa Özçelik
     => Mustafa Özçelik 2
     Necip Fazıl
     Nedim
     Niyazi Yıldırım
     Nurullah Genç
     Safet Kuramaz
     Serdar Tuncer
     Seyranî
     Sezai Karakoç
     Seyid Nesimi
     Ümit Yaşar
     Yahya Kemal
     Yakup Ziya Genç
     Yavuz B. Bakiler
     Yemen Türküsü
     Yunus Emre
     Zap Suyu
     Ziyaretçi Defteri
     Bizimleydi




karabudak - Mustafa Özçelik


Mustafa Özçelik
ALAZ

 

Bu delirmiş sel sularında

Sürüklenip giden hayat

Doludizgin içinde koştuğumuz günler değil miydi

Daha uzun arzulardan geriye kalan

 

Ev suyun su evin içinde

Uçurumlara köpük köpük koşan taylar

Şimdi hangi ovaların rengini almalı

Tedirgin bir gökyüzü  öfkesini boşaltırken üstümüze

 

Yarasına bakıyor bir genç kız

Bir ağaca sarılmış cesede ağıtlar yakarak

Anne delirmiş dağ yollarına koşuyor

Acı bir gülüş kaybolmuş hâfızadan geriye kalan

 

Şuramda ağır bir sancı çaresiz ağlıyorum

Tutup karanfiller bırakıyorum isimsiz mezarlara

Uyandırılmış suların çoğalan öfkesi

Sırılsıklam yıkıyor hayatımızın bendini

 

Yeni dualar öğrenip göz yaşı tadında

Durmalıyım Nuh’u hatırlayıp tövbenin kapısında

Kapanmalı dünya dehlizleri içimde birer birer

Yeni sözlerim artık hep sana dâir hep âşikâr

Mustafa Özçelik
 
 



BEN SENİ SULAR GİBİ SEVDİM

 

Gözlerinde yıldız görüntüleri

Yüzün bir ay olup doğuyor geceme

Yer altı suları seninle  daha serin

Göğsüne can yürüyor bitkilerin

 

Sen şimdi endamlı bir lâle olup

Geçiyorsun kalbimin içinden

Ey bahçemin hercâi menekşesi

Ah hiç yorulmayan dünya ecesi

 

Vurulduğum serin ırmak sendin

Eksik yanımı sen tamamla

Bir şarkı dökülsün dudaklarından

Kalbimin ateşinde gül topla

 

Saklandığın bu dağın ardında

Anla ki batan bu kızıllık

Akşamın bu erguvâni rengi

Eklenir karanlığına gecenin

 

Tükenir hayatın bütün şarkısı

Sen içimde yeniden başlarsın

Toprağımda menekşeler çiçek açar

Ömür biter ama sen bitmezsin

 

Nice narin ceylanlar vardır ki

Gözlerine vuran ağrılara kanıp

Yüreğindeki o titreyen kuşa

Akşamları sefer eylerler

 

Aynam ki çoğaltır yıldızlarını

Ben de heybemi alıp

Geceye ve sana  sığınarak

Çıkıyorum kırık şarkımla yola

 

Ey beni kuşatan bakir sabah

İçine kaybolduğum derin kuyu

İlk ışık gönlüme düşerken

En çok da gözlerine güvenirim

 

Bir yolcuyum ki çölünde

Kum tanelerinde ayak izlerin

Adreslere ihtiyacım yok

Bir kuş kanadında gelirim ülkene

 

Beni nârin bir ırmak say

Geldim ve kavuştum denizine

Toprağın ve suyun diline bakıp

Seni yeniden yorumladım

 

Yeni bir gül açıyor şafakta

Atımı dağlarına sürüyorum

Anla içimde acılar birikti

Çoğaldı hasretim aynalarda

 

Ey yeniden sırra bürünen sevgili

Çadırında akşamın karanlığı

İşte dağlarına  yeni bir yolculuk

Sana varan bütün yollarda

 

Anladım ki suyun sesinde

Başlayan yeni bir kıyâmet var

Beni şimdi bir rüzgâr kıl

Yeniden süslensin rûhum

 

İçimden âh eden bir kaya

İnleyerek varsın denizin kıyısına

Bir kartalın  kanadında

Bir avcının önüne düşeyim

 

Heybetinle göreyim seni

Merhametinle ve gülümsemenle

Beni gözlerimden anla

Anla ki ben seni sular gibi sevdim

 

Seninle eski kitaplarda anlatılan

Bir dağ masalına dönüşelim şimdi

Bir gece vakti kör bir lâmba ışığında

Söylensin kalbimizin esrârı

 

Dinleyip hikâyemizi ihtiyarlardan

Erken büyüsün çocuklar

Bir su yürüsün ırmaklarına

Gülüşüp aynaları sevsinler

 

O baharın ritmi bozulmasın hiç

Anneleri yeniden  yorumlasın

Uyandıklarında düşlerinden kalan

Islak bir menekşe rüyâsını

 

Sen yüzünü benim için  sakla

Zira sabah olacak biraz sonra

Uyut kalbini sevdiğim

Gündüzün rengini siyaha boya

 

İyi ki sevmiyor seni bu hayat

Akıyorken ırmakların içinden

Çiçekleri selâmla sadece

Ve çocuk yüzlerine görün

 

Ben de deli gömleğimi giyip

Bir çınar ağacının altında

İçimde seni herkesten gizleyip

Güneşe karşı şarkılar söyleyeceğim

 

Mustafa Özçelik
 
 



DEHŞET

Tekin değil gördüğün sabah

Her karesi dehşet olan fotoğraflardan

Âni bir ölüm düşüyor ellerine

Rüyâsında okuldan kaçan bir çocuk

Hepimize kırgın bir yüz olarak

Gözleri açık bırakıyor rengini toprağa

 

Sabırlı bir infiâli yaşatan kader

Kuşlukla uyanmak isteyen bir evin çatısından

En kavî duruşuyla

Gaflet içinde kalan bir kavmin

Yeni saatini kuruyor

Endamlı dağlara kederler ekleyerek

 

Nereye bassa kirli toprak

Söğüt ağaçlarının yasından besleniyor ırmaklar

Güneş vurmuyor odalarımıza

İçimiz karanlık bir geceyi ağırlıyor

Ne kuşların haberleri ne şövalye resimleri

Döşeklerimizdeki uyku çok derin

 

Siperde hâinliklerimiz sinsi bir gecede

Mezar kazıyorlar içimizin serin ırmaklarına

Işıkları kim söndürdü gördünüz

Meleklerin hışırdayan sayfaları bitti

Çünkü cânımız isyan ediyor

Gittikçe güçleniyor bizi içine çeken ırmak

 

Bu ölümden önceki son bahar

Hangi çiçeğe baksak bütün renkleri sarı

Çoktan kapatmış hayat perdelerini

Her şey toprağa karışırken

Çöküyor üstümüze gece arz sarsılıyor

Geride kalıyor dünya korkuları

Mustafa Özçelik


 

*www.efgan.net *Okul Gelişimi *Eğitim Projeleri *Sufiler *OGYE *Etik Kulübü *Hak Er Taburu *Okullarımızda Uygulanan Örnek Faaliyetler ...

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol